Uyandım. Saçlarım kahküllerim birbirine dolanmış. Sırtımda iki büklüm yatmış olmanın verdiği ağrı, birden zayıflamanın verdiği kemik batması ve onun gibi rutin şeyler. Hava bir hayli aydınlanmış. Oda ayaklarımın üşüdüğü ısıda, hafif hafif ürperdiğim. Herkes uyuyor evde. 

Uyandım. Gözlerim açık fakat düşüncelerimin gezisindeyim. Kalkmaya, hayata, bu karmaşaya hevesim yok hiç. Geziyorum zihninin koridorlarında şu odadan kaçmak için yahut... Düşünüyorum günün bu saatindeki insanları, telaşları. Sokakta umarsızca koşanları. Hep acelesi olan hayata geç kalan o insanları.  Kahve içenleri, kahvaltıya lüksü olmayanları. Kedileri köpekleri, doğayı..Hepimizin uyandığı ve güneşin hepimize farklı doğduğu bu sabahı düşünüyorum. Seni, onu, herkesi...

Uyandım. Yeniden kapıyorum gözlerimi. Tekrar açıyorum. Uyandım fakat dönemiyorum bu ana. Duygularım öyle derin öyle soğuk ve öyle sürekli ki. Yataktan kalkmama izin vermiyor. Hoş yapacak şeyim de yok ölesiye boşvermişim. Birine anlatıp anlaşılmamak, boşver deyip kestirilip atılan ama senin içinden çıkamadığın o hayat. Benim o insanların karıncasını dert etmem ve biraz bu yüzden kalkamamak gündüzleri. Dönememek yaşama. Hepsi orda. Hayatım orda. Elimi tutsa düzelticem fakat ellerimi itiyor zihnim. Belki tekrar uzatsam reddedilmekten korkuyorum. Belki de zihnim ellerimi tutsa bu karmaşayı çözememekten. Hepsi orda ama bende ordayım...

Uyandım. Biraz da öfkeye uyanış bu. Tüm bu olanları kabul etmeye.. Hayatta seçtiğim itildiğim bu yolların başkalarının istekleriyle çıktığım bu yolların çıkmazına uyanmak. Tam sonuna geldim bak çıkmaz farkındayım ama güneş terk etmiş bu sefer. Bana seçim yaptıranlar yok, yolda sana eşlik edenler yok. Ayaklarımın acıdığı, avaz avaz bağırdığım bir yol. Avaz avaz, sesli sessiz...

Nereden başlanır bilmiyorum. Ne istiyorum bilmiyorum. Hayallerim neydi bilmiyorum. Baktığım bu yüz kim bilmiyorum. Bu yola çıkarken ne hissetmiştim bilmiyorum. Çıkmazda zihnimde yalın ayak çırıl çıplak başbaşayız. Bilmiyorum. Kendi kendime yardım edemiyorum.Korkuyorum sadece. Ölüm gibi bir korku bu. Kalbimin deli gibi çarptığı, zihnimin kahkaha attığı, gecenin üşüttüğü sonu olmayan bitmeyen hep orda olan istikrarlı. Oysa biliyorum tüm bunlar var. Kabullendim. Fakat neden bitmiyor hala. Ölüm gibiyse neden ölmüyorum? Neden yataktayım hala. Neden çıkmazdayım. Neden? Neden??

Bu sürekliliği sağlayan, zamanı çalan ne? Beni oraya iten? Tanrım nolur bir ışık yolla bana. Biraz irade, biraz sevgi bak, biraz şans. Tanrım aydınlık ver bana. 

 Uyandım. Gözyaşlarım kahküllerimi ıslatmış. Düşünüyorum istikrarla. Kaç dakika geçti bilmiyorum. Kaç gün, kaç yıl, kaç ay aldı benden. Kalk ayağa yemin ederim uyandım. Ama bu acı hala burda, gözümde kalbimde, zihnimde. Bu üşüme hep var. 

Tanrım zihnim hayatımı ele geçirmeden bana aydınlık göster yalvarırım. Kendimi sevmek, yoldan dönmek, birkaç sene daha yaşayabilmek için. 

Bunlar hep buradayken uyanmak çok zor; uyumak ise lüks.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Veda

DUVARLAR5

Pişmanlık