Okadar karmaşık ve kendimi dahi anlamak istemediğim bir dönem bıraktım ki geride. Hayat akışta ve bende ona karşı yüzmeye çalışan bir balık gibi kıvrandım da durdum kıvrandım ve tekrar durdum.  Sonra ne elde bittim biliyor musunuz.Kocaman bir 0. Gitmek istemediğim sularda yüzmek de ölmekten farksızdı. Oturup sadece şunu düşündüm. Ben bu akışın neresindeyim? Ben nefes almadığım bir yerde miyim?

Evet tam da öyle bir yerdeydim ki düşünmekten kafayı yemek üzere olduğumu söyledim yanıma yaklaşan herkese. Sonra şunu düşündüm ‘’ düşünmekten akışını kaçırdığın insanların bu gün kaç saniye aklındaydın?’’  Evet bu tamamen benim kendime yönelttiğim bir soruydu ve cevabı tekrar bildiğimiz Kocaman bir 0.

Hayat geçiyor, kuşlar uçuyor. 

Kimseye gereğinden fazla değer vermeye, kimseyi yüceltmeye değmiyor inanın bana. Çünkü günün sonunda düşünceleriniz ve siz başbaşa kalıyorsunuz. Duygularınıza, akışınıza, hayatınıza kör. Görmüyoruz, hepimiz nefes alan cesetlere dönüştürdük teker teker kendimizi. Farklı akarsular için farklı coğrafyalar terk ettik sonunda ait olmadığımız yerin suyuyla boğduk bedenimizi. Oysa denklem çok basit. Suyu durultan akarsunun debisi değil kendinizi sevmeniz. O balığın aidiyet hissetmeme nedeni bu. Kendi içinde kendine değer vermemek. 

Şimdi silin atın adınızı zikretmeyen o saniyeleri, kişileri. Kocaman sarılın kalbinize. Ben bugün varım.Ben bu duyguları tattım. Ve en çok da bu ruha ait olduğum için sevmeliyim kendimi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Veda

DUVARLAR5

Pişmanlık