DUVARLAR4
‘Yangın’ adlı yazımda yanmanın külün her detayını anlatmıştım. Yaranın da. Korkularımı bilakis.
En büyük korkum korktuğum şeylerin üzerine gitmekti. Bunların üzerine konuşmak, irdelemek. Kapanan bir yaranın her zerresini geçmişimde hissederken, bu yaraları beraber sarmak şimdi.. o kadar değişik bir duygudur ki bu; zamanında deli gibi ağladığın bu olayda Bugün gözünden çok az su gelir. Susar susar senelerce içine atarsın, konuşmaktan nefret ettiğin her olay bir gün susmak bilmediğin cümlelerin olur. Vucüt kendini kadere karşı öyle bir korumaya alır ki, acıya acıya acı çekmemeyi; kanata kanata yaraya endişe etmemeyi. Bütün bu elzem şeyler hayatın tam içinde üstelik. Anlamadığım bir vakit bugünümde, duvara baktığımda mesela . Ansızın daldığımda.
Bu kadar karmaşık ve bu kadar içtedir ki bu yara. En çok kendin olmak istediğin vakitlerde kanar üstelik. Aynalarla başbaşayken..
Bazen bir fotoğraf karesinde çocukluğunu selamlarken, uçurtmalar uçarken gökyüzünde, bir kız gülümsemesinde yahut, televizyonda hikayesine tanık olduğunda bir çocuğun..
Çocukluğundan nefret ettiğinde büründüğün sessizlik aynayla başbaşayken çığlıklara dönüşür. Tanrım. İnsanların ne kadar kötü olduklarını bilmiyorlar. Vücudumun isyanını. Benliğimi reddedişimi de görmeyip taciz deyip geçiyorlar. Dumanı hala üzerimde. İsyanım hala aynı.
Bu kadar derin ve bu kadar acıtırken benliğimi ,çocukluğuma dönsek bir güncük seninle...Acıyan diz kapaklarımdan öper misin beni?
Yorumlar
Yorum Gönder